Türkiye, resmi olarak GDO’lu ürünlere geçmeye hazırlanıyor
GDO’lu ürünler kafa karıştırıyor!!!
Türkiye, resmi olarak genetiği değiştirilmiş organizmalı (GDO) ürünlere geçmeye hazırlanıyor.
Bilim adamları, bu ürünlerin zararları kadar yararları da bulunduğunu belirtiyor. Vatandaşlar ise sağlıklarına zarar verip vermeyeceği konusunda tedirgin. GDO’lu gıdaların en çok kullanıldığı dört ülke ABD, Arjantin, Çin ve Kanada. Uzmanlar, ABD’nin bu alanda lider olduğunu ifade ediyor.
Genleri herhangi bir şekilde oynanan ya da kendi doğasında olmayan bir gen verilmesi yoluyla elde edilen organizmaların tamamına GDO deniyor. Dünyada bu ürünler, tarımdaki teknolojik gelişmeler gibi üretimi ve verimi arttırma ve en çok da açlığa çözüm olma teziyle ortaya çıktı.
GDO’lu ürünlerin sağlık açısından birçok zararı olduğunu vurgulayan Gıda Mühendisleri Odası Yönetim Kurulu Üyesi Kemal Zeki Taydaş, “GDO’lu ürünler insan sağlığına zarar verebilir, bu zararlar hemen kendini göstermese de ilerleyen zamanlarda etkisini gösterecek. GDO çok geniş bir konu, bu konunun çok iyi incelenip ayrıntılarını ele alınıp öyle uygulanması gerekiyor.” dedi.
Taydaş, “Tarım bakanlığı yasası olmayan bir şeyin yürütmesini yapmaya çalışıyor, bu yanlış. Bu ürünlerin ithalatı kolaylaşırsa ve bu ürünler ülkeye girerse vatandaşın sağlığı tehlikeye atılmayacak mı? Vatandaş yediği ürünün GDO olup olmadığını, nereden bilecek? Türkiye’de sadece 3 ilde bunun analizi yapılan laboratuvarlardan var, o kadar ürünü 3 laboratuvar analiz edemez.” şeklinde konuştu.
Bu ürünlerin açlığı ve az ürün sorununu ortadan kaldırdığına katılmadığını ifade eden Taydaş, “Bizim ülkemiz bakir arazilerin bulunduğu tarıma elverişli arazilerle dolu, bu arazilerden doğal olarak ürettiğimiz ürünlerle hem kendi ekonomimizi kalkındırır hem de dünyaya katkı sağlarız.” diye konuştu. İzmir Ziraat Mühendisleri Odası Başkanı Ferdan Çiftçi de bunun önce biyo güvenlik yasası çerçevesinde değerlendirilmesi gerektiğini söyledi.
Çiftçi, “Uzmanlar, bu ürünlerin insan sağlığında alerjik hastalıklar, sindirim hastalıkları, direnç kaybı gibi sorunlara yol açtığını söylüyor, bunları görmezden gelemeyiz. Bu ürünlerin olumlu ve olumsuz yanları iyi ayırt edilmeli, getirileri ve götürüleri iyi hesaplanmalı aksi takdirde insan sağlığında telafisi olmayan hatalar yapılmış olur.” ifadesini kullandı. GDO’ların bütüncül bir anlayış içinde ele alınması gerektiğine dikkat çeken Ankara Üniversitesi Veteriner Fakültesi Besin Hijyeni ve Teknolojisi Bölümü Başkanı Prof. Dr. İrfan Erol ise, “GDO uzun bir geçmişe dayanıyor, bu yüzden geniş bir perspektiften bakmak gerekir. GDO’lu ürünlerin olumsuz yanları var ama tamamen kötülemek bilim adına yanlış olur.” açıklamasını yaptı.
GDO’lu ürünlerin açlığı yok etme düşüncesiyle ortaya çıktığını ifade eden Erol, şunları söyledi: “Dünya üzerinde 6,4 milyar nüfus var ve bunun 800 milyonu açlıkla boğuşuyor. Bilim adamları bunu 400 milyona indirmeye çalışıyor ve bunu sağlamaya çalışırken başvurdukları yollardan biri de GDO. Buna ekonomik ve çevresel boyuttan bakmak gerekiyor. Direkt kötülemek yanlış, direkt olumlu bulmak da yanlış. GDO ile yenilebilir aşı uygulaması yapılabilir, yani örneğin muz üretiliyor içerisine GDO olarak bir aşı enjekte ediyorsunuz, bunu yiyen kişi aşıyı almış oluyor bu sayede aşının transferi yapılırken harcanan para elde tutulmuş oluyor, gıda üretiminin etkisi, muhafaza süresinin arttırılması gibi olumlu yanları da var GDO’nun.”
Türkiye’deki kullanımının ise yasaklanmasından ziyade kontrol altında tutularak yapılmasının daha mantıklı olacağının altını çizen İrfan Erol, şöyle devam etti: “Türkiye’de kullanımı biyo güvenlik yasası çerçevesinde belirli denetimler altında olması gerekir. Mesela Avrupa’da GDO konusunda 1830/2003 regülasyonu ile bu ürünlerin etiketlenmesi zorunlu hale getirilmiştir, ürüne etiket koyarak bu GDO’ludur deniyor alıp almamak insanların kendi inisiyatifine kalıyor. Türkiye’de bunu AB mevzuatını yakın bir şekilde yapacağı için bu tarz uygulamalarla sınır çizilmiş olur. GDO’lu ürünlerin ithalatının kolaylaştığını söyleyenlere katılmıyorum. GDO’lu ürünlerin ithalatının kolaylaştığını söylüyorlar. Örneğin soya gıdası GDO’lu bir gıda ve Amerika’dan bunu alıyoruz zaten. Amerika’da bu serbest. Bu ürünleri bir şekilde alıyoruz. Neden yasalar çerçevesinde belirlenerek alınmasın? Yeter ki sınırları belirlensin.”
TÜRKİYE’NİN DÖRDÜNCÜ GDO ANALİZ MERKEZİNİN İZMİR’DE AÇILMASI PLANLANIYOR.
İzmir İl Kontrol Laboratuvarı bünyesinde hizmete açılması planlanan GDO’lu analizini yapacak laboratuvarın ikinci aşamasında olduğu ve yakın bir zamanda hizmete gireceği bildirildi. Bu, Türkiye’nin dördüncü GDO laboratuvarı olacak. Diğer üçü Bursa, Ankara ve Adana’da bulunuyor.
En çok okunan haberlerden bazıları..
.
Haber Arşivi: Domuz Gribi, GDO, GDO Nedir?, GDO Tartışmaları, GDO Yönetmeliği, Genetiği Değiştirilmiş Organizmalar, Genetiği Değiştirilmiş Organizmalara GDO
You can follow any responses to this entry through the RSS 2.0 feed. You can leave a response, or trackback from your own site.