Haber A'dan Z'ye Güncel Haberler | Türkiye Haberleri | Ekonomi Haberleri | Teknoloji Haberleri | Sağlık Haberleri | Son Haberler | Güncel

Türkcell Süper Lig Son Puan Durumu Averajlar‎


"A'dan Z'ye Son Güncel Haberler"

YGS'de Kaç Puan Alan Aday LYS 2010 Sınavına Girecek?



Eurovision MaNga



www.adanzyehaber.com Güncel "HABER" Başlıkları "TAKİP ve KOPYA" ediliyor!!!

Anti Semitizm ne kadar tehlikeliyse, İslamofobi de tehlikeli



Erdoğan, Doha’daki ‘ABD-İslam Dünyası’ forumunda’…

Erdoğan: Anti Semitizm ne kadar tehlikeliyse, İslamofobi de o kadar tehlikelidir

Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, Doha’daki ‘ABD-İslam Dünyası’ forumunda’ yaptığı konuşmada, “Terörle mücadele yapılırken hedefin saptırılıp, geniş bir kitlenin rencide edilmesi; açıkçası mücadeleyi de zaafa uğratacaktır.” dedi.

Besmeleyle başladığı konuşmasında küreselleşen dünyanın karşı karşıya kaldığı sorunlara vurgu yapan Başbakan, “Kültürler arası çatışma eğilimleri de önümüzde ciddi bir problem olarak duruyor.” dedi.

Irkçılık gibi, anlayışsızlık, ayrımcılık, köktencilik, aşırılık gibi sorunların toplumlara ölümcül bir virüs gibi ‘alttan alta ve sinsice’ nüfuz etmeye çalıştığına dikkat çeken Erdoğan, şöyle devam etti: “11 Eylül saldırılarının ardından sadece ABD’de değil; başta Avrupa’da olmak üzere çok geniş bir coğrafyada bu sinsi tehditlerin topluma ve özellikle gençliğe sirayet ettiğine şahit oluyoruz.”

Erdoğan, sinema filmi, diziler, müzik, bilişim dünyası, medya, fotoğraflar ve karikatürler aracılığıyla, hatta yazı, makale ve yorumlarda ’son derece ince, bilinçaltına hitap eden bir kültürel karşıtlığın empoze edilmesi’nden duyduğu üzüntüye vurgu yaptı. İslam ve Müslüman kavramlarının Batı dünyasında olumsuz ve kötüleyici çağrışımlar oluşturacak şekilde kullanıldığına değinen Erdoğan, “İslam ve terörizm kavramları yerli ve yersiz, son derece sorumsuz bir şekilde yan yana getiriliyor ve bu şekilde ayrımcılık körükleniyor.” dedi.

İslam dünyasındaki bazı ülkelerin kıyafet, sakal, örtüleri ile kullandıkları bazı kelimelerin bir terör aksesuarı gibi lanse edildiğini vurgulayan Başbakan Erdoğan, antipati pompalanması nedeniyle toplumların birbirine şüpheyle baktığını ifade etti.

ABD ve Avrupa ülkeleriyle başta Türkiye olmak üzere halkı Müslüman ülkelerde meydana gelen terör eylemlerinin olumsuz algılara dayanak olabildiğini belirten Erdoğan, şunları söyledi: “Fakat terör eylemlerinin tüm bir İslam dünyasını ve tüm Müslümanları kuşatacak derecede genelleştirilmesi haksızlıktır. Çünkü bu olayların önemli ölçüde mağduru da yine Müslümanlar olmuştur. Münferit olaylardan yola çıkarak, Müslüman isimlerinin, İslami değerlerin, İslam ülkelerinin tümden töhmet altında bırakılması da aynı şekilde yanlıştır. Zira hiçbir semavi din, terörü tecviz etmez, teröre cevaz vermez, teröre yol açmaz.”

“TERÖRLE MÜCADELE YAPILIRKEN HEDEF SAPTIRMAYIN”
Erdoğan, şöyle devam etti: “Irkçılık, anti Semitizm, ayrımcılık ne kadar tehlikeliyse İslamofobi de en az o kadar tehlikelidir. Çünkü İslamofobi de bir ırkçılık türüdür, insanlık suçudur, akıl ve vicdan sahibi bütün insanlar; ayrımcılık ve ırkçılığın her türüne yekvücut halde karşı durmalıdır. Dünyada hiçbir terör eylemi, o eylemi yapanların ya da o örgütün mensuplarının dini inançlarıyla değerlendirilmezken maalesef bazı terör eylemlerinin ardından 1,5 milyarı aşkın nüfusa sahip İslam dünyası, hedef gösterilmekte, rencide edilmektedir.”

İslamofobi’nin son derece tehlikeli olduğuna dikkat çeken Erdoğan, devlet başkanları ve medya yöneticileri gibi sorumluluk makamında bulunanları duyarlılığa davet etti. Erdoğan, “Terörle mücadele yapılırken hedefin saptırılıp, geniş bir kitlenin rencide edilmesi; açıkçası mücadeleyi de zaafa uğratacaktır.” Başbakan Erdoğan, sadece adından, kıyafetlerinden, kullandığı kelime ve kavramlardan dolayı bireylerin farklı muamelelere maruz kalmasının onları dışlayarak, diyalogdan uzaklaştıracağını ve güvenlerini zedeleyeceğini, entegrasyonu engelleyeceğini vurguladı.

İslamofobi nedir? En çok nerelerde görülür? 11 Eylül’ün İslamofobinin yaygınlaşmasında etkisi nedir? İslamofobinin önlenmesi için ne yapılmalı?

25 Ocak 2008 Halil KOCAOĞLU
Kuzey Amerika ve Avrupa’da yaşayan Müslüman toplulukların hemen hemen tamamı kendilerine karşı artan oranda hissedilen bir düşmanca atmosferle karşı karşıyadırlar. 11 Eylül saldırılarından sonra daha belirgin bir hal almaya başlayan bu atmosfer tarihten gelen önyargı ve şüphelerle şekillenmektedir. Bu önyargı ve şüpheler ışığında, bütün Müslümanlar cahil ve kötü olarak görülmekte ve dışlanmaktadırlar. İslam ve Müslümanlar ‘terör, şiddet ve diğer olumsuzluklarla’ anılarak genelleştirilmektedir. Kamu kurumlarında Müslümanlar tanınmamakta ve kimliklerine saygı gösterilmemektedir. Müslüman olarak tanınan kişilere, camilere, Müslümanların mülkiyetine ve mezarlıklarına yönelik bıktırıcı ve şiddet içeren saldırılar olmaktadır.

İşte bu durum, kısaca ‘İslam’dan, Müslümanlardan ve onlara dair olan şeylerden duyulan kaygı ya da korku’ diye tanımlayabileceğimiz İslamofobidir.

Aslında, İslamofobi, daha az düzeyde de olsa önceden beri var olan ve derin bir şekilde kökleşmiş bir önyargıdır. Bununla birlikte, 2001′den sonra Müslüman toplulukların varlığı ve yaşadıkları toplumlar üzerindeki olumsuz etkileriyle ön plana çıkarak temel sorun haline gelmiştir. İster ayrımcılık ve hoşgörüsüzlük olarak ister bir çeşit şiddet olarak görülsün, İslamofobi, sosyal ve politik birliği tehdit ettiği gibi insan haklarının da ihlaline yol açmaktadır. Şurası kesindir ki, İslamofobi, nüfusun çoğunluğunun İslam’ı bilmediği, tanımadığı yerlerde görülmektedir.

Özellikle Avrupa’da son yıllarda sağ radikal hareketlerin yükselişe geçmesi, artan İslamofobi ve Türkiye-Avrupa Birliği ilişkilerinde yoğun olarak gündemde tutulan ‘kültür’, ‘din’ ve ‘tarih’ tartışmaları sonucunda bir takım krizler baş göstermektedir. Bu anlamda, karikatür krizi süresince yaşananlar oldukça düşündürücüdür.

Danimarka’da başlayan bu krizi ‘basın özgürlüğü’ bağlamında değerlendiren Avrupalı yöneticilerin bir kısmı, Avrupa Birliği müktesebatını ve Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’nin bu konudaki içtihatlarını hiçe saymışlardır.

Gerçekten de Avrupa müktesebatına göre peygamberlere küfür edilemeyeceği gibi dinlere de hakaret edilemez. Ayrıca AİHM’nin bu konuda içtihat mahiyetinde kararları da bulunmaktadır. Bu kararlardan birincisi 23.08.1994 tarihli Otto-Preminger-Institut/Avusturya kararıdır. Bu kararda ‘Hıristiyanlığa ve Hz. İsa’ya hakaret içeren film, fikir özgürlüğü kapsamında değerlendirilemez.’ denmektedir. Allah’a ve dine hakaret içeren bir kitabın yazarının ve yayımcısının ceza kovuşturmasına uğramasını konu edinen 14.09.2005 tarihli İ.A./Türkiye kararında ise şöyle denilmektedir: ‘Fikir özgürlüğü İslam’a hakareti içeremez.’.

İslam’da insanın yaşam hakkı en temel haklar arasında sayılır; Kur’an, bir insanı öldürmenin bütün insanlığı öldürmekle aynı olduğunu vurgular. Farklılıkların mevcudiyetini insanın özgür iradesiyle yaptığı tercihlere bağlayan Kur’an, bunu Allah’ın kudret ve iradesi bağlamında insana verilmiş olan bir hürriyet alanı olarak değerlendirir. Müminler dinde zorlamanın olmadığı konusunda uyarılır ve hidayet ve kurtuluşun yalnızca Allah’ın kudret ve iradesinde olduğu hatırlatılır. Bu çerçevede, tebliğine olumlu cevap vermeyen kişiler için üzülen Hz. Muhammed teselli edilerek, Allah dileseydi bütün insanların bir tek ümmet olacakları belirtilir. İnsanlara yönelik olumlu tavırları sergilemek ve “öfkelerini yenerek insanları affetmek” müminlerin temel özellikleri olarak Kur’an’da sıralanır. Bu temel yaklaşım doğrultusunda İslam’da farklılıklardan öte insan varlığına saygı ve insana değer ön plana çıkarılır. Öyle ki “yaratılanı sev yaratandan ötürü” sözü Müslüman bireyin insanlara yönelik tutum ve tavırları için temel bir ölçüt halini alır. Nitekim bu ilkeler doğrultusunda Hz. Peygamber, insanlara beddua etmekten kaçınmış, kendisini taşlayanlar için bile hidayet ve kurtuluş yönünde dua etmiştir.

İnsan yaşamının kutsallığı düşüncesi Yahudilik ve Hıristiyanlık için de geçerlidir. Kitabı Mukaddes insanı tanrı suretinde yaratılan bir varlık olarak tanımlar. İnsan canına kıymamak en önemli emirler arasında önemli bir yer tutar. Komşuyu ya da diğer insanları kendisi gibi görmek ve sevmek, insanlar arası ilişkilerde affetmeyi ve bağışlamayı ön plana çıkarmak, üzerinde ısrarla durulan hususlar arasındadır.

Yine başta İslam, Yahudilik ve Hıristiyanlık olmak üzere bir çok inanç sisteminde kişinin kendisi için istediğini öteki için de istemesi veya kendisi için istemediğini öteki için de istememesi şeklindeki bir tutum, insanlar arası tutum ve tavırlarda temel bir yaklaşım olarak kabul edilir. “Altın kural” ya da “gümüş kural” olarak da adlandırılan bu kural bağlamında örneğin Hz. Muhammed, kendisi için istediğini kardeşi için de istemeyen iman etmiş sayılmaz, demektedir. Aynı şekilde Talmud’da senin için zararlı olan şeyi arkadaşın için de yapma, Matta İncilinde ise kendine davranılmasını istediğin gibi başkalarına davran denilmektedir. Benzeri ifadeleri Budist ve Hindu metinlerinde de bulmak mümkündür.

İnsanın mutluluğunu hedef edinen ve insanlar arası ilişkilerde empatiyi öngören dinsel inançlar nasıl olur da şiddet ve çatışmaya referans yapılırlar? Aynı şekilde dinlerin, özellikle de monoteist dinlerin başta seven ve bağışlayan Tanrı inancı olmak üzere sevgiye barışa yönelik temel değer ve doktrinlerine rağmen insanlar nasıl çatışma ve şiddete yönelebilmekte, bunu kendi inanç ve değerleriyle nasıl telif edebilmektedirler?

Bu cehennemden nasıl çıkılır? Kurtuluş yolu bize benzemeyenleri “kendimizden” korumaktan geçmektedir. Başkalarını kendimize benzetmeye çalışmamalıyız. Tam tersine, onların farklılıklarından gurur duymalı, onların farklılıklarından yararlanmayı öğrenmeliyiz. “Öteki”nin “öteki” gibi yaşayabilmesini sağlamalıyız.

- Anti-İslamizm ve İslamofobinin önüne geçmek üzere eğitim, işsizlik, ayrımcılık ve güvenlikle ilgili politikaların gözden geçirilmesi yanında, bir çok Avrupa ülkesinde yerli dinlerin (Hıristiyanlık ve Yahudilik) kutsal değerlerine yönelik aşağılama ve küfürle (Blasphemy) mücadele yasası İslam’ı da kapsayacak şekilde genişletilmelidir.

- İslam ve terörizm ile Müslüman ve terörist kavramları yan yana kullanılmamalı ve Avrupa kamuoyu bu konuda aydınlatılmalıdır. İslam’a ve onun değerlerine, Müslümanlara yönelik saldırılara son verilerek İslam’ın terörizm ile birlikte anılmasının önüne geçilmelidir.

En çok okunan haberlerden bazıları..

Haber Arşivi: Amerika, İslamofobi nedir?, İslamofobinin Yaygınlaşması, MÜslüman, Recep Tayyip Erdoğan


Bugün Piyasalarda En Son Altın Alış Satış Fiyatı Ne Kadar?
"İstanbul Esenler Otobüs Terminali Telefonları"

"İstanbul Arçelik Bayileri"

You can follow any responses to this entry through the RSS 2.0 feed. You can leave a response, or trackback from your own site.

Leave a Reply

« Göle uçan otomobilden 2 kişiden birinin cesedi çıkarıldı